Özgün Araştırma

Ergenlerde Algilanan Duygu Disa Vurumu ile Psikosomatik Belirtiler Arasindaki Iliski

10.4274/jcp.77699

  • Safak Eray
  • Pinar Vural
  • Fatma Çetinkaya

Gönderim Tarihi: 10.12.2014 Kabul Tarihi: 03.03.2015 J Curr Pediatr 2015;13(2):104-109

Giris: Psikosomatik tip anlayisi; insani biyopsikososyal bütünlük açisindan ele alarak ruh-beden ayrimina karsi çikan bir anlayistir. Bu çalismada pediatri kliniginde sik karsilasilan birçok bedensel belirtilerin ailedeki duygusal ortamin göstergesi olan duygu disa vurumu ile iliskisi arastirilmak istenmistir. Gereç ve Yöntem: Çalismanin arastirma grubunu, 2014-2015 ögretim yilinda Kocaeli-Gebze ilçesi ortaögretim kurumlarinda egitimine devam etmekte olan lise ögrencisi olusturmustur. Arastirmanin verileri, Bilgi Toplama Formu ve ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalismalari yapilmis olan kisaltilmis Duygu Durum Ölçegi, Rosenberg Benlik Saygisi Ölçegi ve Psikosomatik Belirtiler Alt Ölçegi kullanilarak toplanmistir. Bulgular: Çalismamizda kizlarda erkeklere göre daha yüksek psikosomatik belirti saptanmistir. Kronik veya ruhsal bir hastaligi bulunan gençlerin psikosomatik belirtilerinin, olmayanlara göre daha fazla oldugu gösterilmistir. Ailede kronik fiziksel ya da ruhsal hastaligin varliginda ise psikosomatik belirtiler anlamli bir oranda artis göstermektedir. Duygu disa vurum ile psikosomatik belirtiler arasinda güçlü iliskiler oldugu bulunmustur. Duygusal destek yoklugunun, müdahaleciligin ve sinirliligin fazla oldugu ailelerde, gençlerin psikosomatik belirtileri daha fazla yasadigi görülmüstür. Sonuç: Çalismamizda ergenlerde ailedeki duygusal ortamin, algilanan müdahalecilik, sinirlilik ve duygusal destek yoklugunun psikosomatik belirtilerin ortaya çikmasi ile iliskili oldugu bulunmustur. Bu bulgular psikosomatik yakinmalarla basvuran gençlerin degerlendirmesindeki multidisipliner yaklasimin önemini vurgulamaktadir.

Anahtar Kelimeler: Duygu disa vurumu, psikosomatik semptom, ergen

Giris

Psikosomatik tip anlayisi; insani biyopsikososyal bütünlük açisindan ele alarak ruh-beden ayrimina karsi çikan bir anlayistir (1). Psikosomatik bozukluklar iki yüzyila yakin bir süredir tanimlanmaktadir. Bu alanda yapilan etiyolojiyi açiklamaya yönelik çalismalar; psikoanalitik çalismalardan köken almis, zaman içinde gelisimini sürdürerek psikoimmünoloji, psikoendokrinoloji ve psikodermatoloji gibi alt dallara ayrilmis ve birçok tibbi hastalikta psikolojik süreçlerin öneminin anlasilmasina katki saglamistir (2). Bu bozukluklarin ortak özelligi olan somatizasyon; patolojik fiziksel bulgularla açiklanamayan, bedensel sikinti ve belirtileri ifade etmeye ve deneyimlemeye yatkinlik, bunlari fiziksel hastalik olarak atfetme ve bunlar için tibbi yardim arama olarak tanimlanmaktadir (3). Anne-baba psikopatolojisi ve aile dinamiklerinin de çocukta fiziksel belirtilerin ortaya çikmasina yol açabilecegi çesitli arastirmalarda gösterilmistir (4,5). Gençlerin bedensel belirtileriyle aile sistemi sürekli karsilikli etkilesim içindedir. Bedensel belirtisi olan gençlerin ailelerinde islevselligin bozuk olabilecegi birçok çalismada öne sürülmüstür (6). Ailedeki duygusal ortamin en iyi göstergelerinden biri de duygu disavurumudur (DD). Hastalik seyrini etkiledigi düsünülen aile faktörlerinin önemli bir kismi, DD kavrami içinde incelenmektedir (7). DD, akrabalarin düsmanlik, elestiri ve asiri duygusal koruyuculuk/kollayiciligi da içeren iletisim tarzlari ile karakterize olan evdeki çevresel stresin, kullanilmakta olan bir ölçüsüdür (8). Yüksek DD, hastaya karsi yüksek siddette ‘elestirellik’, ‘düsmancil olus’, ‘asiri müdahalecilik’ ya da ‘duygusal asiri ilgi’yi kapsar (9). Yapilan çalismalarda majör depresif bozukluk tanisi alan ergenlerin ebeveynlerindeki DD düzeylerinin yüksek oldugu gösterilmistir (10). Duygu durum bozukluklarindan özellikle depresyon, çocuklarda çesitli bedensel belirtiler ile kendini gösterebilir. Atipik depresyon tanisi alan ergenlerde de siklikla somatizasyonun, özellikle bas agrilarinin eslik ettigi bildirilmistir (11). Tüm bu bilgiler bizi algilanan DD’si yüksek hastalarin somatik belirtileri daha sik yasayabilecegi yönünde düsündürmektedir. DD, hem klinik hem de klinik olmayan popülasyonlarda oldugu bilinmektedir (12). DD kavramini daha iyi anlayabilmek için saglikli kontrollerin ailelerinde ve diger popülasyonlarda da DD çalismalarina ihtiyaç oldugu bildirilmistir (13). Gençlerde görülen psikosomatik belirtiler ve algilan DD iliskisi gençler ve aileleri üzerindeki etkileri genis, karmasik ve az çalisilmis bir konudur. On iki-16 yas grubu ergenlerle yapilmis bir çalismada kizlarda %11, erkeklerde %4 oraninda somatoform bozukluk saptanmistir (6). Psikosomatik belirtiler temel olarak karin agrisi, bas dönmesi, bas agrisi, nefes darligi, çarpinti gibi bedensel belirtiler göstermekte olup bu gençlerin büyük kismi çocuk hastaliklari poliklinigine basvurmaktadir. Pediatri poliklinigine somatizasyon ile iliskili semptomlardan bas agrisi yakinmasi ile basvuranlarin orani %20 ile %55 iken, tekrarlayan karin agrisi yakinmasi ile basvuru orani %5 olarak bildirilmektedir. Basvuranlarin %10’unda da halsizlik, bulanti, karin agrisi, gögüs agrisi gibi sikayetlerin oldugu belirtilmistir (14). Literatür incelendiginde algilanan DD ve psikosomatik belirtiler arasinda iliskiye dair çalismalara rastlanmamistir. Bu çalismamizda pediatri kliniginde sik karsilasilan birçok bedensel belirtilerin ailedeki duygusal ortamin göstergesi olan DD ile iliskisi arastirilmak istenmistir.


Gereç ve Yöntem

Kesitsel bir alan arastirmasi olan bu çalismanin arastirma grubunu, 2014-2015 ögretim yilinda Kocaeli-Gebze ilçesi ortaögretim kurumlarinda egitimine devam etmekte olan lise ögrencisi olusturmustur. Çalismaya katilim gönüllülük esasina dayandigindan çalismaya katilmayi kabul etmeyen ögrenciler çalisma disinda birakilmistir. Arastirmaya alinacak okullardan ögrenciler liselerin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü siniflardan rastgele seçilerek alinmistir. Çalisma arastirmanin yapildigi günlerde siniflarda bulunan gönüllü toplam 500 ögrenciden olusmaktadir. Arastirmaya katilacak olan tüm olgulara ve ailelerine arastirmanin yöntemi ve amaci anlatilarak onam alinmistir. Arastirmanin veri toplama asamasina geçmeden önce Kocaeli Il Milli Egitim Müdürlügü’nden 88727401-200/927 nolu karariyla onay alinmistir. Arastirmanin verileri, çalismacilar tarafindan gelistirilen Bilgi Toplama Formu (BTF) ve ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalismalari yapilmis olan kisaltilmis DD ölçegi (KDDÖ), Rosenberg Benlik Saygisi Ölçegi (RBSÖ)-Psikosomatik Belirtiler alt ölçegi kullanilarak toplanmistir. Bilgi toplama asamasinda arastirmaci siniflarda bulunarak ölçekleri açiklamis ve ölçekleri doldurma süresince sorulan sorulara yanit vermistir. Kullanilan Gereçler Bilgi Toplama Formu: Bilgi formu, arastirmaci tarafindan literatür taranarak hazirlanmistir. BTF’de ögrencilerin yasi, cinsiyeti, anne ve babanin egitimi, anne ve babanin meslegi, kardes sayisi, kaçinci kardes oldugu, algilanan gelir düzeyi, algilanan ekonomik durum, algilanan saglik düzeyi kendisinin ve ailedeki diger bireyleri saglik durumlari sorgulanmistir. Ergenlerde Kisaltilmis Duygu Disavurum Ölçegi: Nelis ve ark. (15) tarafindan gelistirilen ölçek, Vural ve ark. (16) tarafindan 2012 yilinda Türkçe’ye uyarlanmistir. Ölçek son üç ay içinde, katilimcinin hayatindaki en etkili kisinin algilanan DD’yi ölçen 33 maddeden olusmaktadir. KDD ölçeginin üç alt ölçegi duygusal destek yoklugu (DDY), sinirlilik ve müdahaleciliktir. Yüksek skorlar, yüksek düzeyde DD’ye isaret eder. Ölçek ergenin kendisi tarafindan okunarak doldurulur. “(1) dogru degil” ile “(4) dogru” uçlarina sahip, 4 birimli Likert tipi derecelendirme ölçegi üzerinden yanitlanir. Rosenberg Benlik Saygisi Ölçegi: Katilimcilarin kendilerine verdikleri degeri ölçmek için literatürde oldukça sik kullanilan RBSÖ’nün Türk kültürüne adaptasyon çalismasi Çuhadaroglu (1986) tarafindan gerçeklestirilmistir (17). Çalismamizda örneklem grubuna ait on iki Alt Testi olan ölçegin, Psikosomatik Belirtiler alt testi uygulanmistir. Psikosomatik Belirtiler alt testi 10 maddeden olusmaktadir. Psikosomatik Belirtiler Alt Testi’nde “yüksek puan”, belirtilerin fazlaligina; ‘0-2’ puan belirtilerin az olduguna, “3-4” puan orta düzeyde psikosomatik belirti yasandigina ve ‘5’ puan belirtilerin fazla olduguna isaret eder. Ölçegin uyarlama çalismasinda ve bu çalismada rapor edilen Cronbach alfa güvenirlik katsayisi 76’dir. Dört hafta aralikla yapilan test-tekrar test yöntemi ile güvenirlik katsayisi 71 olarak hesaplanmistir (17). Verilerin Analizi Arastirmada veri toplama araci olarak kullanilan ölçek ve formlardan elde edilen veriler arastirmaci tarafindan kodlanarak bilgisayar ortamina aktarilmistir. Toplanan veriler, Sosyal Bilimler için Istatistik Paket Programi (Statistical Program for Social Sciences-SPSS for Windows, 21.0) kullanilarak analiz edildi. Verilerin analizinde Kruskall Wallis analizi, varyans testi ve Mann-Whitney U testi kullanilmistir. DD ile psikosomatik semptomlar arasindaki iliskiyi incelemek için ise Pearson ve Spearman korelasyon analizleri kullanildi. Arastirma verileri p<0,05 anlamlilik düzeyi dikkate alinarak degerlendirilmistir.


Bulgular

Arastirmaya katilan 500 ergenden olusan örneklemde ortanca yas 16’dir (min. 15-max. 17). Ergenlerin 303’ü (6) kiz, 197’si (4) erkektir. Ergenlerin 471’i (2) anne ve baba ile birlikte yasiyordu, 127’si (4) alt, 326’si (2) orta, 47’si (4) yüksek gelir düzeyine sahipti. Arastirmaya katilan ergenlerin bazi sosyo-demografik verileri asagidaki tabloda verilmistir (Tablo 1). Yapilan analizlerde cinsiyet (1), ailede kronik (1)/ruhsal (3) hastalik varliginin, kendisindeki kronik (1)/ruhsal hastalik (1) varliginin psikosomatik belirtilerle iliskisi gösterilmisken, gelir düzeyi, anne-baba egitim düzeyi, anne babanin çalisma durumu ile psikosomatik belirtiler arasinda iliski kurulamamistir (Tablo 2). Psikosomatik belirtiler Tablo 3’de belirtilen sorularla sorgulanmis ve toplam ölçek puanlari ile DD arasindaki iliski Spearman korelasyon analizi ile yapilmistir. Yapilan incelemelerde psikosomatik belirtiler ile DD arasinda anlamli bir iliski gösterilmistir (204). Ergenlerde DDY arttikça psikosomatik belirtiler artmistir (168). Sinirlilik puanlari (128) ve müdahalecilik arasinda (127) da iliski bulunmustur. Bu iliski ile cinsiyete göre farklilik göstermekle birlikte her iki cinste de algilanan DD ile psikosomatik semptomlar arasinda iliski gösterilmistir (Tablo 4).


Tartisma

Çalismamizda ergenlik döneminde gençlerin psikosomatik belirtilerinin algilanan DD’leri ve sosyodemografik degiskenlerle iliskisi incelenmistir ve ailedeki duygusal ortamin en güçlü göstergelerinden olan algilanan DD ile psikosomatik belirtiler arasinda güçlü iliskiler oldugu bulunmustur (1). Duygusal destek yoklugunun (1), müdahaleciligin (5) ve sinirliligin (4) fazla oldugu ailelerde, gençlerin psikosomatik belirtileri daha fazla yasadigi görülmüstür. Somatizasyon ile ilgili daha önce yapilan yayinlar incelendiginde; çocuk ve ergenlerde, psikosomatik belirtiler ile aile içi çatismalar arasinda anlamli bir iliski oldugu ve aile islevselliginde bozulmanin, somatizasyon bozukluguna neden olan etmenlerden biri oldugu gösterilmistir (18). Konveksiyon bozuklugu tanisi alan gençlerde diger ruhsal bozukluklara kiyasla ailede parçalanma, anne-babadan uzun süre ayri kalma, ailede iletisim ve duygusal tepki vermede zorluk, anne ve yakin çevrede konversiyon bozuklugu görülmesi ve annede ruhsal hastaliklarin görülme sikliginin daha yüksek oldugu öne sürülmektedir (19). Psikosomatik belirtilerin sosyodemografik degiskenlerle iliskisi incelendiginde, cinsiyet açisindan çalismamizda da literatür ile uyumlu olarak kizlarda daha fazla psikosomatik belirti saptanmistir (1). Ailede kronik fiziksel ya da ruhsal hastaligin varliginda ise psikosomatik belirtiler anlamli bir oranda artis göstermektedir (1). Bu da literatürdeki aile bireylerindeki fiziksel ve ruhsal yakinmalarin çocuklardaki fiziksel belirtilerin siddeti ile iliskili oldugu bilgisini desteklemektedir (20). Yazin incelendiginde bedensel yakinmalari olan çocuklarin ailelerinde kaygi ve depresyonun daha sik görüldügü, kronik karin agrisi olan çocuklarin ebeveynlerinin daha fazla ruhsal belirti gösterdigi ve aile üyelerinde kronik bir fiziksel hastaligin varliginin çocuklardaki somatik belirtilerle iliskili oldugu bildirilmektedir (21). Çalismamizda yazinla uyumlu olarak kronik (1) veya ruhsal (1) bir hastaligi bulunan gençlerin psikosomatik belirtilerinin daha fazla oldugu gösterilmistir. Somatoform bozukluklarda ailesel kümelenmenin genetik faktörler kadar patolojik ebeveynlikten de kaynaklanabilecegi bildirilmektedir (22). Yazindaki bilgiler bizim çalismamizin sonuçlariyla örtüsmektedir. Bu sonuçlar psikosomatik belirtilerin degerlendirilmesinde aileyi bütün olarak ele almanin ve tedavisinde aile görüsmelerinin ve aile terapilerinin önemini vurgulamaktadir. Aile içi dinamiklerin düzenlenmesi ve yapilandirilmasi, olaylara ve kisilere verilen tepkilerin daha tutarli hale getirilmesi ile ergenlerin psikosomatik yakinmalarinin azaltilabilecegi düsünülebilir. Bu çalisma bizim bilgilerimize göre algilanan DD ile psikosomatik belirtiler arasinda yapilan ilk çalismadir. Çalismamizin sonuçlari psikosomatik belirtilerle, gençler ile aileleri arasindaki iliskiyi arastiran daha önce yapilmis çalismalara katkida bulunmaktadir. Bu bulgular psikosomatik yakinmalarla basvuran gençlerin degerlendirilmesindeki multidisipliner yaklasimin önemini vurgulamaktadir. Ülkemizde yapilan bir çalismada çocuk ve ergen ruh sagligi ve hastaliklari biriminden istenen konsültasyonlar incelendiginde, fiziksel hastaligi olan olgularda yüksek oranda psikiyatrik tani tespit edilmistir (23) ve bu da bizim fiziksel hastaliklarda da es tani olasiligini akilda tutmamiz gerektigini düsündürmüstür. Psikosomatik hastaliklara yaklasimda öncelikle gerekli organik incelemelerin yapilmasi, fiziksel bir neden bulunamadiginda konsültasyon liyezon psikiyatrisi ile iletisime geçilmesi ve tedavide isbirliginin saglanmasi önem tasimaktadir. Bununla birlikte somatoform bozukluklarda ruhsal belirtileri klinik olarak degerlendiren, gençlerin ailesel islevselliklerini arastiran çalismalara ihtiyaç vardir. Etik Etik Kurul Onayi: Çalisma için Uludag Üniversitesi Tip Fakültesi Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay alinmistir. Hasta Onayi: Çalismamiza dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmis onam formu alinmistir. Yazarlik Katkilari Cerrahi ve Medikal Uygulama: Uygulanmamistir, Konsept: Safak Eray, Pinar Vural, Dizayn: Safak Eray, Pinar Vural, Veri Toplama veya Isleme: Safak Eray, Fatma Çetinkaya, Analiz veya Yorumlama: Safak Eray, Pinar Vural, Literatür Arama: Fatma Çetinkaya, Safak Eray, Yazan: Safak Eray, Çikar Çatismasi: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çikar çatismasi bildirmemistir, Finansal Destek: Çalismamiz için hiçbir kurum ya da kisiden finansal destek alinmamistir, Hakem Degerlendirmesi: Editörler kurulu tarafindan degerlendirilmistir.


1. zcan YD. Tibbi Sorunlari Etkileyen Psikolojik Faktörler (Psikosomatik Bozuklar). Abant Izzet Baysal Üniversitesi Egitim Fakültesi Dergisi . 2001;15:0-216.

2. Çevik A, Sentürk V. Tarihsel süreçte psikosomatik tip ve psikosomatik bozukluklara genel bir bakis. Turkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics . 2008;1:0-1.

3. Lipowski ZJ. Somatization: the concept and its clinical application. Am J Psychiatry . 1988;145:0-1358.

4. Smith AA, Friedemann ML. Perceived family dynamics of persons with chronic pain. J Adv Nurs . 1999;30:0-543.

5. Compas BE, Thomsen AH. Coping and responses to stress among children with recurrent abdominal pain. J Dev Behav Pediatr . 1999;20:0-323.

6. Fritz GK, Campo JV. Somatoform disorders. Child and Adolescent Psychiatry: a Comprehensive Textbook. In: Lewis M, (ed). Philadelphia: Lippincot Williams and Wilkins . 2002;0:0-0.

7. Berksun OE. Sizofrenide aile faktörü: Expressed emotion (EE) ölçek gelistirme ve uyarlama denemesi (Baskida Uzmanlik Tezi). Ankara: Ankara Üniversitesi. 0;0:0-0.

8. Brown GW, Birley JL, Wing JK. Influence of family life on the course of schizophrenic disorders: a replication. Br J Psychiatry . 1972;121:0-241.

9. Kavanagh DJ. Recent developments in expressed emotion and schizophrenia. Br J Psychiatry . 1992;160:0-601.

10. McCleary L, Sanford M. Parental expressed emotion in depressed adolescents: prediction of clinical course and relationship to comorbid disorders and social functioning. J Child Psychol Psychiatry . 2002;43:0-587.

11. Silverstein B, Cohen P, Kasen S. Should additional symptoms be included in criteria for a typical depression? Psychiatry Res . 2006;144:0-87.

12. Hibbs ED, Hamburger SD, Lenane M, Rapoport JL, Kruesi MJ, Keysor CS, et al. Determinants of expressed emotion in families of disturbed and normal children. J Child Psychol Psychiatry . 1991;32:0-757.

13. Koenigsberg HW, Klausner E, Chung H, Pelino D, Campbell R. Expressed emotion and warmth: extending the EE construct to insulin dependent diabetes mellitus. Int J Mental Health . 1995;24:0-50.

14. Mohapatra S, Deo SJK, Satapathy A, Rath N. Somatoform disorders in children and adolescents. German J Psychiatry . 2014;17:0-19.

15. Nelis SM, Rae G, Liddell C. The level of expressed emotion scale: a useful measure of expressed emotion in adolescents? J Adolesc . 2011;34:0-311.

16. Vural P, Sigirli D, Eray S, Ercan I, Kiliç E. The reliability and validity study of shortened level of expressed emotion scale in adolescents. Turkiye Klinikleri J Med Sci . 2013;33:0-191.

17. Pehlivantürk B. Somatoform bozukluklar. Ç. 0;0:0-0.

18. Bouman NH. Somatoform disorders in childhood and adolescence. Int Congr Ser . 2002;1241:0-185.

19. Sabri EE, Varan A, Veznedaroglu B, Akdeniz F, Aydin C. Ergenlerde konversiyon bozukluguna iliskin özelliklerin arastirilmasi. Türk Psikiyatri Dergisi . 1998;9:0-165.

20. Hotopf M. Childhood experience of illness as a risk factor for MUS. Scand J Psychol . 2002;43:0-139.

21. Wasserman AL, Whitington PF, Rivara FP. Psychogenic basis for abdominal pain in children and adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry . 1988;27:0-179.

22. Torgensen S. Genetics of somatoform disorders. Arch Gen Psychiatry . 1986;43:0-502.

23. Çolpan M, Eray S, Vural P. Uludag Üniversitesi hastanesinde son bir yilda istenen çocuk ve ergen psikiyatrisi konsültasyonlarinin degerlendirilmesi. Güncel Pediatri . 2013;11:0-102.